İki haftada bir Salı günleri 16.00'da 95.0 Açık Radyo'da yayınlanan Müzelik Sohbetler'in sekizinci bölümünde Emel Gülşah Akın ve Ayça Bayrak Uluğ müzecilik ve dijitalleşmeyi sanal müzeler üzerinden değerlendiriyor.
Müze+Dijital= ? Müze
Programımıza "1960'lardan günümüze müzelerde dijitalleşme ve dijitalleştirme" bölümünde kaldığımız yerden devam ediyor, sanal müzeleri mümkün kılan bilgi ve iletişim teknolojilerinden bahsederek başlıyoruz. 1998 yılına ait The Virtual and the Real: Media in the Museum[1] isimli kitapta Ann Mintz, sanal müzelerin ilk örnekleri olarak 1990’lı yılların başında müzelerin koleksiyonlarını tanıtmak amacıyla hazırladıkları CD-ROM’ları kabul eder ancak günümüzde anlaşıldığı şekliyle "sanal müze"nin internet, kısaca www olarak bildiğimiz "dünya çapında ağ" ve hipermetinin icat edilmesiyle birlikte internet kullanımının yaygınlaşmasının etkisiyle ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Müzelerde dijitalleşme sürecine baktığımızda farklı disiplinler tarafından önerilen birçok kavramla karşılaşıyoruz. Dijital müze-digital museum (Burton Jones, 2008; Karp, 2018), çevrimiçi müze-online museum (Anderson, 1999; Bowen, 2000), hipermedya müze-hypermedia museum, siberalem müzesi- cyberspace museum (Schweibenz 2004), kablosuz müze- wireless museum (Anderson, 2008) bunlardan yalnızca birkaç tanesi.
Yapım Aşamasında Bir Kavram: Sanal Müze
Sanal müzelerin teorik temelleri sıklıkla sanat tarihçisi André Malraux’un yalnızca fotoğraflardan oluşan bir “duvarsız müze”[2] tasarımına dayandırılır (Schweibenz, 1998; Çolak, 2007; Yücel, 2012; Artun, 2017; Battro, 2010; Arvanitis, 2010). Günümüzde müzecilik alanyazınında sıklıkla referans verilen sanal müze tanımı ise, Werner Schweibenz’e aittir. Schweibenz 1998 yılına ait makalesinde yer alan "sanal müze" ifadesinin yaygınlık kazanmasında, Geoffrey Lewis’in 1996 yılında Britannica Online’da sanal müzeyi tanımlaması etkili olduğunu söyler (Scweibenz, 2019). Buna ek olarak müzecilik çalışmalarında uluslararası alanda en etkili kuruluşlardan biri olan ICOM'un komitelerinden the International Committee for Museology (ICOFOM)'nin 2010 tarihli Key Concepts of Museology'te sanal müze Schweibenz'in makalesine referansla tanımlanmasının bu tanımın müzecilik alanında yaygınlaşmasında etkili olduğu düşünülebilir:
Çeşitli medya imkanlarından faydalanılarak, bağlanılabilirlik ve çoklu erişim nitelikleri aracılığı ile, ziyaretçilerle iletişim ve etkileşimin geleneksel yöntemlerinin ötesine geçerek nesneler ve bu nesnelere dair bilgileri fiziksel bir mekana ve alana ihtiyaç duymadan dünya çapında mantıksal bir bütünlük içerisinde sunan koleksiyonlardır. (1998, 191).
Schweibenz makalesinde sanal müzeleri içeriklerine göre dört gruba ayırır:“broşür sanal müzeler”, “içeriksel sanal müzeler”, “eğitsel sanal müzeler” ve “sanal müzeler”. 2022 yılına gelindiğinde Schweibenz’in önerdiği sanal müze gruplamasının artık geçerli olmadığını kolaylıkla söylemek mümkün. Zaten Schweibenz’in kendisi de makalesinde “sanal müze fikrinin yapım aşamasında olduğunu” belirtiyor. Önceleri sanal müze olarak tanımlanan dijital içeriklerin müzelerin resmi web sayfalarına evrildiğini, dönüştüğünü görebiliyoruz, peki öyleyse şu an sanal müze denildiğinde ne anlıyoruz? Sanal müzelerin özellikleri ve işlevleri neler?
Türkiye'de Sanal Müzecilik
Müzelerle dijitalin kesişimini adlandırmak için bir çok kavram kullanıldığından en başta bahsetmiştik peki Türkiye’de yaygın olarak hangi kavram kullanılıyor? diye soracak olursak "sanal müze" diye cevaplayabiliriz. Bu çıkarımın temelini müzecilikle ilgili bilimsel çalışmalarda[3] "sanal müze" ifadesinin tercih edilmesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne ait www.sanalmuze.gov.tr isimli web sayfası[4] oluşturuyor.
Ulusal ölçekli müzecilik çalışmalarında sanal müzelerin nasıl tanımlandığına baktığımızda ise çeşitli anlayışlar görüyoruz. 26. Müzeler Haftası kapsamında 21-22 Mayıs 2007’de Ankara’da düzenlenen Geçmişten Geleceğe Türkiye’de Müzecilik Sempozyum’unun IV. Oturumu’na "Sanal Müzecilik" başlığı altında yer alan bildiriler bu anlayışları ortaya koyması açısından önemli. Sunulan bildiriler "Çoklu Medya, Dijital Koleksiyonlar ve Sanal Müze", "Sanal Müzecilik ve Müzelerimiz", "Eczacıbaşı Sanal Müzesi", "Sanal Mimarlık Müzesi Sanal Müzecilik", "Sanat Eğitimi ve Sanal Müze", "Türkiye Sualtı Kültür Mirası Sanal Müzesi: Kaş Arkeopark Pilot Projesi" başlıklarını taşıyor.
Sonuç olarak, iki bölüm boyunca konuştuğumuz müzelerde dijitalleşme süreci fırsatlarla birlikte bir çok soruyu ve sorunu da beraberinde getiriyor. Bu yüzden müzeler ve dijitalleşme meselesine eleştirel bakış açısıyla yaklaşan güncel tartışmalara ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Programı kapatırken dijitalleşmenin Türkiye’de müze profesyonelleri arasında nasıl karşılık bulduğunu, Müzecilik Meslek Kuruluş Derneği (MMKD) ’nin düzenlediği “Müzecilik ve Pandemi” etkinliğindeki tartışmalar üzerinden ele almaya çalışıyoruz.
Bu bölümü dinlemek için:
Notlar:
[1] Kitap hakkında daha fazla bilgi için: https://rowman.com/ISBN/9780931201516/The-Virtual-and-the-Real-Media-in-the-Museum
[2] Malraux’nun müzecilik ve sanat tarihi üzerine yazılarının bulunduğu Walter Benjamin'in "Mekanik Reprodüksiyon Çağında Sanat Eseri" makalesiyle aynı yıllarda yazılan kitabı La Musée Imanginaire, “Düşsel Müze” ismiyle 2020 yılında Everest Yayınları tarafından Bahadır Gülmez’in çevirisiyle basıldı. [3] 26. Müzeler Haftası kapsamında 21-22 Mayıs 2007’de Ankara’da düzenlenen Geçmişten Geleceğe Türkiye’de Müzecilik Sempozyum’unun IV. Oturumu "Sanal Müzecilik" başlığını; 21 - 23 Aralık 2006 ‘da Ankara TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde gerçekleşen inet-tr’06 - XI. "Türkiye'de İnternet" Konferansı’nda Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzecilik Yüksek Lisans Programından Arş. Gör. Cihan Çolak tarafından sunulan bildiri “Sanal Müzeler” başlığını taşır.
[4] 2022 Şubat itibariyle yaklaşık elli müze giriş ve sergi salonlarının fiziksel ortamlarının üç boyutlu olarak dijital ortama aktarılmış ve sanal/dijital ziyarete açık.
コメント